Kapitalizm: özel mülkiyete dayalı ekonomik sistem

Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir.

Serbest piyasa ekonomisi olarak 16. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kapitalizmin merkezindeki özellikler özel mülkiyet, sermaye birikimi, ücretli emek, gönüllü takas, fiyat sistemi ve rekabetçi pazarları içerir.

Kapitalist piyasa ekonomisinde, karar verme ve yatırım finansal ve sermaye piyasalarındaki üretim faktörleri sahiplerince belirlenir.

Malların fiyatları ve dağıtımı ağırlıklı olarak piyasadaki rekabet tarafından belirlenir.

İktisatçılar, tarihçiler, politik iktisatçılar ve sosyologlar, kapitalizme ilişkin analizlerinde farklı bakış açılarını benimsemişler ve pratikte kapitalizmin çeşitli biçimlerini tanımışlardır. Bunlar laissez-faire veya serbest piyasa kapitalizmini, anarko-kapitalizmi, devlet kapitalizmini ve refah kapitalizmini içerir.

Kapitalizmin farklı biçimleri, değişen derecelerde Serbest piyasalar, kamu mülkiyeti, serbest rekabetin önündeki engeller ve devlet onaylı sosyal politikaları içerir.

Piyasalardaki rekabetin derecesi, müdahale ve düzenlemenin rolü ve devlet mülkiyetinin kapsamı farklı kapitalizm modellerine göre farklılık gösterir.

Farklı pazarların ne ölçüde özgür olduğu ve özel mülkiyeti tanımlayan kurallar siyaset ve politika meselesidir. Mevcut kapitalist ekonomilerin çoğu, serbest piyasa unsurlarını devlet müdahalesi ve bazı durumlarda ekonomik planlama ile birleştiren karma ekonomilerdir.

Kapitalist ekonomi pratiği Avrupa'da 16. ve 19. yüzyıllar arasında kurumsallaştı ama bazı niteliklerine İlk Çağ'da da rastlanabilir, Orta Çağ döneminde de tüccar kapitalizminin erken biçimleri ortaya çıkmıştır. Feodalizm sona erdiğinden beri kapitalizm Batı dünyasındaki egemen sistemdir, bütün dünyaya da İngiltere başta olmak üzere Avrupa'dan yayılmıştır.

Modern haliyle kapitalizm, İngiltere'deki tarımcılığın yanı sıra 16. ve 18. yüzyıllar arasında Avrupa ülkelerinin merkantilist uygulamalarından ortaya çıktı. 18. yüzyıldaki Sanayi Devrimi, kapitalizmi fabrika işi ve karmaşık iş bölümü ile nitelenen baskın bir üretim tarzı olarak kurdu. Kapitalizm, küreselleşme süreciyle birlikte 19. ve 20. yüzyıllarda, özellikle I. Dünya Savaşı öncesinde ve Soğuk Savaş bittikten sonra tüm dünyaya yayıldı. 19. yüzyılda kapitalizm büyük ölçüde devlet tarafından düzenlenmiyordu, ancak II. Dünya Savaşı sonrası dönemde Keynesçilik aracılığıyla daha fazla düzenlemeye tabi tutuldu ve ardından 1980'lerde neoliberalizm aracılığıyla daha düzensiz kapitalizme geri dönüş geldi.

Kapitalizm tanım özellikleri açısından iki farklı özelliktedir. Bunlardan birincisi, üretimin salt kâr amacı güdümlenerek yapıldığı ve bu artı değerin de pazarda satıldığı büyük ekonomik sistemin adıdır. Diğer tanım ise kapitalizmin ücretli emeğe dayalı bir ekonomik sistem, bir üretim tarzı olduğu vurgulanır.

Kapitalist sistemde üretim sonucu elde edilen gelirin, ürünün maliyetinden fazla olması gerekir ve bunun sonucunda artı değer oluşur. Artı değer işçinin kendi değerini yeniden üretmesi sonucu oluşabilirken, ürünün pazarda belli bir kâr marjı ile satılmasıyla da oluşabilir.

Kapitalizm, Türkçede "sermayecilik" veya "anamalcılık" anlamlarına da gelir.

Piyasa ekonomileri pek çok yönetim biçiminde, pek çok farklı zaman, yer ve kültürde var olmuştur. Batı Avrupa'da modern endüstriyel kapitalist toplumlar, Sanayi Devrimi'ne yol açan bir süreçte gelişti. Kapitalist ekonomiler, sermaye birikimi yoluyla ekonomik büyümeyi destekler, ancak ekonomik büyümenin ardından durgunluğun takip ettiği bir iş döngüsü, bu tür ekonomilerin ortak özelliğidir.

Tanımı

Kapitalizmin evrensel olarak kabul edilmiş bir tanımı yoktur. Kapitalizmin bütün bir toplumu, belirli bir toplumsal düzen tipini veya bir toplumun önemli bileşenlerini karakterize edip etmediği açık değildir. Resmi olarak kapitalizme karşı kurulan toplumların (Sovyetler Birliği gibi) bazen gerçekte kapitalizmin özelliklerini sergiledikleri iddia edilmiştir.

Nancy Fraser, "kapitalizm" teriminin birçok yazar tarafından kullanımını "esasen retorik olarak, gerçek bir kavramdan çok bir kavrama duyulan ihtiyaca yönelik jest işlevi yapan" olarak tanımlar.

Kapitalizmi eleştirmeyen akademisyenler gerçekte "kapitalizm" terimini nadiren kullanırlar.

Tarihçe

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Uluslararası finans imparatorluğu kurmayı başaran Cosimo de' Medici ilk Medici bankacı'larındandı
Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Augsburg, erken kapitalizmin merkezi

Modern biçiminde kapitalizm, erken Rönesans döneminde Floransa gibi şehir devletlerinde tarımsal kapitalizmin ve merkantilizmin ortaya çıkışına kadar izlenebilir.

Sermaye başlangıçta küçük ölçekte yüzyıllar boyunca tüccar, kiralama ve borç verme faaliyetleri biçiminde ve ara sıra da bir miktar ücretli emekle küçük ölçekli sanayi olarak var olmuştur. Ticaretten sermaye büyümesinin ilk temeli olan basit meta mübadelesi ve dolayısıyla basit meta üretiminin çok uzun bir geçmişi vardır.

İslam'ın Altın Çağı sırasında, Araplar serbest ticaret ve bankacılık gibi kapitalist ekonomik politikaları ilan ettiler. Arap rakamları kullanmaları defter tutmayı kolaylaştırdı. Bu yenilikler, Venedik ve Pisa gibi şehirlerdeki ticaret ortakları aracılığıyla Avrupa'ya taşındı. İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci Arap tüccarlarla konuşarak Akdeniz'i gezdi ve Avrupa'da Hint-Arap rakamlarının kullanımını yaygınlaştırmak için geri döndü.

Tarımda reform hareketi

16. yüzyıl İngiltere'sinde feodal tarım sisteminin ekonomik temelleri, manoryal sistem çöktüğünde ve toprak, giderek daha büyük mülkleri olan daha az toprak sahibinin elinde toplanmaya başladığında önemli ölçüde değişmeye başladı. Serf temelli emek sistemi yerine işçiler giderek daha geniş ve genişleyen paraya dayalı bir ekonominin parçası olarak istihdam edildi. Sistem, kar elde etmek için tarımın üretkenliğini artırmaları için hem toprak sahiplerine hem de kiracılara baskı yaptı. Aristokrasinin köylü arz fazlalıklarını sömürmeye yönelik zayıflamış zorlayıcı gücü, onları daha iyi yöntemler denemeye teşvik etti ve kiracılar da rekabetçi bir işgücü piyasası içinde gelişmek için yöntemlerini iyileştirmeye teşvik edildi. Arazi kira koşulları, önceki durgun gelenek ve feodal yükümlülük sisteminden ziyade ekonomik piyasa kuvvetlerine tabi hale geliyordu.

Merkantilizm

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Merkantilizm'in zirvesinde bir Fransız liman tablosu, 1638

16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar hüküm süren ekonomik doktrine genellikle merkantilizm denir. Bu dönem keşif çağı, özellikle İngiltere ve Aşağı Ülkeler'den gelen tacirler tarafından yabancı toprakların coğrafi keşfedilmesiyle ilişkilendirildi.

Merkantilizm, metalar hala büyük ölçüde kapitalist olmayan yöntemlerle üretilse de, kâr amaçlı bir ticaret sistemiydi. Karl Polanyi, kapitalizmin ayırt edici özelliğinin "hayali metalar" olarak adlandırdığı yani toprak, emek ve para için genel pazarların kurulması olduğunu ileri sürmesine rağmen, çoğu akademisyen ticari kapitalizm ve merkantilizm çağını modern kapitalizmin kökeni olarak görür. Kendisi, buna göre "İngiltere'de rekabetçi bir işgücü piyasasının 1834 yılına kadar kurulmadığını, dolayısıyla sosyal sistem olarak endüstriyel kapitalizmin bu tarihten önce var olduğunun söylenemeyeceğini" savundu.

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Robert Clive, Hindistan'da İngiliz egemenliğini başlatan Plassey Muharebesi sonrasında Bengal Nawabları ile

İngiltere, Elizabeth Dönemi (1558-1603) sırasında merkantilizme geniş çaplı ve bütünleştirici bir yaklaşım başlattı. Ticaret dengesine ilişkin sistematik ve tutarlı açıklaması 1620'ler ve 1664'te yayınlan Thomas Mun'un "İngiltere'nin Hazinesi Dış Ticaretle veya Dış Ticaretimizin Dengesi Hazinemizin Kuralıdır" argümanıyla kamuoyuna açıklandı.

Devlet kontrolleri, sübvansiyonlar ve tekeller tarafından desteklenen Avrupalı tacirler, kârlarının çoğunu mal alıp satarak elde ettiler. Francis Bacon'un sözleriyle, merkantilizmin amacı "ticaretin açılması ve iyi dengelenmesi; imalatçıların el üstünde tutulması; aylaklığın yasaklanması; israf ve aşırılığın mali kanunlarıyla bastırılması; toprağın iyileştirilmesi ve işlenmesi; fiyatların düzenlenmesi...".

Proto-sanayileşme döneminden sonra, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ve Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, Babür Bengal'in büyük katkılarından sonra, büyük bir iş ve ticaret çağı başlattı. Bu şirketler, ulus-devletler tarafından kendilerine verilen sömürgecilik ve yayılmacılık güçleri ile tanımlanıyordu. Bu dönemde merkantilizmin önceki aşamasında ticaret yapmış olan tüccarlar bir yatırım getirisi arayarak Doğu Hindistan Şirketlerine ve diğer kolonilere sermaye yatırdılar.

Sanayi Devrimi

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Esasen kömür ile çalışan buhar makinesi olan Watt buhar motoru, Büyük Britanya'daki Sanayi Devrimi'ni harekete geçirdi.

18. yüzyılın ortalarında David Hume (1711–1776) ve Adam Smith (1723–1790) liderliğindeki bir grup ekonomi teorisyeni, dünya servetinin sabit kaldığı ve bir devletin servetini ancak başka bir devlet pahasına artırabileceği inancı gibi düşüncelerle temel merkantilist doktrinlere meydan okudu.

Sanayi Devrimi sırasında sanayiciler, kapitalist sistemde baskın faktör olarak tüccarların yerini aldı ve zanaatkârların, loncaların ve kalfaların geleneksel el sanatlarının değerinin düşürdüler. Ayrıca bu dönemde ticari tarımın artışının yarattığı fazlalık tarımda artan makineleşmeyi teşvik etti. Endüstriyel kapitalizm, iş süreci ile iş görevlerinin rutini arasında ve içinde karmaşık bir işbölümü ile tanımlanan imalatın fabrika sistemi gelişimine damgasını vurdu; ve sonunda kapitalist üretim tarzı hakimiyetini kurdu.

Sanayileşmiş Britanya daha önce merkantilizmin öngördüğü korumacı politikayı sonunda terk etti. 19. yüzyılda Richard Cobden (1804–1865) ve John Bright (1811–1889), inançlarını Manchester Okulu'na dayandırarak daha az gümrük tarifeleri için bir hareket başlattılar. 1840'larda İngiltere 1846'da Mısır Yasaları ve 1849'da Seyir Yasaları'nın yürürlükten kaldırılmasıyla daha az korumacı bir politikayı benimsedi. İngiltere, David Ricardo'nun serbest ticaret savunuculuğuna uygun olarak tarifeleri ve ithalat kotalarını azalttı.

Modern zamanlar

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Altın standardı, 1870'den 1914'e kadar uluslararası ekonominin mali temelini oluşturmuştu.

Büyük küreselleşme süreçleri kapitalizmi tüm dünyaya yaydı. Ondokuzuncu yüzyılın başlarında birçok gevşek bağlı piyasa sistemleri, ekonomik ve diğer küreselleşme süreçlerini pekiştirerek nispeten bütünleşik küresel sistem olarak bir araya geldi. 20. yüzyılın sonlarında kapitalizm, merkezi planlanmış ekonomilerin meydan okumasının üstesinden geldi ve halen sanayileşmş Batı dünyasında karma ekonomi baskın biçimiyle uygulanmakta olan bir sistemdir.

Sanayileşme ölçek ekonomilerini kullanarak ev eşyalarının ucuz üretimine imkan verirken, hızlı nüfus artışı metalar için sürekli talep yarattı. 18. yüzyılın emperyalizmi bu dönemde küreselleşmeyi şekillendirdi.

Birinci ve İkinci Afyon Savaşı'ndan (1839-1860) ve İngilizlerin Hindistan'ı fethinin tamamlanmasından sonra, Asya'nın büyük nüfusu Avrupa ihracatının hazır tüketicileri oldu. Yine bu dönemde Avrupalılar Sahra-altı Afrika ve Pasifik adalarını kolonileştirdiler. Dünyanın yeni bölgelerinin, özellikle de Sahra altı Afrika'nın Avrupalılar tarafından fethi, kauçuk, elmas ve kömür gibi değerli doğal kaynaklar sağladı ve Avrupa emperyal güçleri, kolonileri ve Amerika Birleşik Devletleri arasında ticaret ve yatırımı hızlandırmaya yardımcı oldu:

Londra'da yaşayan biri sabah çayını yudumlarken telefonla dünyanın çeşitli ürünlerini sipariş edebilir ve makul bir şekilde bu ürünlerin erkenden kapısının önünde teslim edilmesini bekleyebilir. Irksal ve kültürel rekabetin militarizmi ve emperyalizmi, günlük gazetesinin eğlencesinden biraz daha çoktu. Ağustos 1914'te sona eren bu çağ, insanın ekonomik ilerlemesinde olağanüstü bir dönemdi.

Bu dönemde, küresel finansal sistem esasen altın standardına bağlıydı. Birleşik Krallık bu standardı ilk olarak 1821'de resmi olarak kabul etti. Kısa süre sonra 1853'te Kanada, 1865'te Newfoundland, Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya (de jure) 1873'te omu takip ettiler. Telgraf, transatlantik kablo, telsiz telefon, buharlı gemi ve demiryolu gibi yeni teknolojiler dünyada benzeri görülmemiş bir derecede mal ve bilgilerin taşınmasına imkan verdi.

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
New York Menkul kıymetler borsası tüccar katı (1963)

1930'ların küresel bunalımını takip eden dönemde, hükûmetler dünyanın büyük bir bölümünde kapitalist sistemde giderek daha belirgin bir rol oynadılar.

1950'den günümüze çağdaş kapitalist toplumlar Batı'da gelişti ve bu tür sistem dünyanın farklı bölgelerinde yayılmaya devam etmektedir - 1950'lerden sonra Amerika Birleşik Devletleri, 1960'lardan sonra Fransa, 1970'lerden sonra İspanya, 2015'ten sonra Polonya ve diğerleri bu durumun örnekleridir. Bu aşamada kapitalist piyasalar gelişmiş olarak kabul edilir ve sermaye ve borç için gelişmiş özel ve kamu piyasaları, yüksek yaşam standardı (Dünya Bankası ve IMF tarafından nitelenen), büyük kurumsal yatırımcılar ve iyi finanse edilen bir bankacılık sistemi ile nitelendirilirler. Yatırımların ve diğer kararların önemli bir kısmına karar veren Önemli bir yönetici sınıf ortaya çıktı. Birleşik Krallık'ta Anthony Crosland tarafından 1956 tarihli Sosyalizmin Geleceği adlı kitabında ve Marx'ın 1867'de kapitalizmin durumu üzerine yaptığı araştırmadan 90 yıl sonra Kuzey Amerika'da John Kenneth Galbraith'in 1958 tarihli The Affluent Society, adlı kitabında anlattıkları Marx'ın tasavvur ettiğinden farklı bir gelecek ortaya çıkmaya başladı.

Savaş sonrası patlama 1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında sona erdi ve stagflasyon'un artmasıyla ekonomik durum daha da kötüleşti. Keynesçiliğin bırakınız yapsınlar analizleriyle daha uyumlu bir değişikliği Monetarizm, kapitalist dünyada özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde (1981–1989) Ronald Reagan'ın ve Birleşik Krallık'ta (1979–1990) Margaret Thatcher'ın görev sürelerinde artan önem kazandı. Kamu ve politik ilgi, Keynes'in yönetilen kapitalizminin sözde kolektivist kaygılarından, "yeniden pazarlanan kapitalizm" denilen bireysel seçim odaklı noktaya kaymaya başladı.

Soğuk Savaş'ın sonu ve Sovyetler Birliği'nin dağılması kapitalizmin I. Dünya Savaşı öncesinden beri görülmemiş şekilde gerçekten küresel bir sistem haline gelmesine izin verdi. Neoliberal küresel ekonominin gelişimi komünizm çökmeden imkansız olurdu.

Harvard Kennedy Okulu ekonomisti Dani Rodrik, kapitalizmin üç tarihsel biçime ayırır:

  • 19. yüzyılda Kapitalizm 1.0, devletin asgari rolü olduğu (ulusal savunma ve mülkiyet haklarının korunması dışında) büyük ölçüde düzensiz piyasaları gerektiriyordu.
  • İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllarda Kapitalizm 2.0, devletin piyasaları düzenlemede önemli bir rolü olan Keynesçiliği ve güçlü refah devletlerini gerektiriyordu.
  • Kapitalizm 2.1, düzenlenmemiş piyasalar, küreselleşme ve devletlerin çeşitli ulusal yükümlülüklerinin bir bileşimini gerektiriyordu.

Demokrasiyle kapitalizmin ilişkisi

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Pek çok analist, Çin'in 21. yüzyıldaki devlet kapitalizminin ana örneklerinden biri olduğunu iddia eder.

Demokrasi ile kapitalizm arasındaki ilişki, teoride ve popüler siyasi hareketlerde tartışmalı bir alandır. 19. yüzyıl Britanya'sında yetişkin-erkeğe oy hakkı verilmesi sanayi kapitalizmin gelişmesiyle birlikte oldu ve temsili demokrasi kapitalizmle aynı zamanda yaygınlaştı. Bu kapitalistleri demokrasi ile kapitalizm arasında nedensel veya karşılıklı bir ilişki varsaymaya yöneltti. Ancak bazı yazarlara göre 20. yüzyılda kapitalizm, aynı zamanda faşist rejimler, mutlak monarşiler ve tek parti devletleri gibi liberal demokrasilerden oldukça farklı çeşitli siyasi oluşumlara da eşlik etti. Demokratik barış teorisi, demokrasilerin diğer demokrasilerle nadiren savaştığını iddia eder, ancak bu teoriyi eleştirenler bunun "demokratik" veya "kapitalist" olmaları nedeniyle değil, siyasi benzerlik veya istikrar nedeniyle olabileceğini öne sürer. Ilımlı eleştirmenler, daha çok siyasi özgürlük tavizi vermeden otoriter rejimlerin kapitalizmin bazı rekabetçi ilkelerini kullanarak ekonomik büyümeyi yönetebildiklerinden dolayı kapitalist ekonomik büyümenin geçmişte demokrasiye yol açmış olmasına rağmen bu otoriter rejimlerin gelecekte demokrasiye dönüşmeyebileceğini öne sürerler.

Siyaset bilimciler Torben Iversen ve David Soskice, demokrasi ve kapitalizmi birbirini destekleyen unsurlar olarak görür. Robert Dahl "On Democracy" de "kapitalizmin demokrasi için faydalı olduğunu çünkü ekonomik büyüme ve büyük orta sınıf demokrasi için iyiydi" der. Ayrıca, piyasa ekonomisinin tiranlık ve otoriterlik risklerini azaltan, ekonomi üzerindeki hükümet kontrolünün yerine geçtiğini savunmuştu.

Friedrich Hayek (1899–1992) Serfliğe Giden Yol (1944) adlı kitabında ekonomik özgürlüğün kapitalizmde var olan serbest piyasa anlayışı siyasi özgürlüğün bir gereği olduğunu iddia etti. Ne üretileceğine ve kalemlerin zorlama olmaksızın nasıl dağıtılacağına karar vermenin tek yolunun piyasa mekanizması olduğunu savundu. Milton Friedman ve Ronald Reagan da bu görüşü desteklediler. Friedman, merkezi ekonomik operasyonlara her zaman siyasi baskının eşlik ettiğini iddia etti. Ona göre, piyasa ekonomisindeki işlemler isteğe bağlıdır ve gönüllü faaliyetin imkan verdiği büyük çeşitlilik, baskıcı siyasi liderler için temel tehdittir ve zorlama güçlerini büyük ölçüde azaltır. Friedman'ın bazı görüşleri, özgürlüğün yaşaması ve gelişmesi için kapitalizmin hayati önem taşıdığına inanan John Maynard Keynes tarafından da paylaşıldı. Demokrasi, siyasi özgürlük ve insan hakları üzerine uluslararası araştırmalar yürüten ve bunları savunan Amerikan düşünce kuruluşu Freedom House, "Freedom House tarafından ölçüldüğü şekliyle siyasi özgürlük seviyesi ile Wall Street Journal/Heritage Foundation anketi tarafından ölçüldüğü şekliyle ekonomik özgürlük arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğunu" iddia etti.

Paris Ekonomi Okulu'ndan Thomas Piketty, Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital (2013) kitabında eşitsizliğin kapitalist bir ekonomideki ekonomik büyümenin kaçınılmaz sonucu olduğunu ve bunun sonucunda ortaya çıkan zenginlik yoğunlaşmasının demokratik toplumları istikrarsızlaştırabileceğini ve bu toplumların üzerine inşa edildiği sosyal adalet ideallerini zayıflatabileceğini ileri sürdü.

Kapitalist ekonomik sistemlere sahip devletler, otoriter veya baskıcı kabul edilen siyasi rejimler altında başarılı olmuşlardır. Singapur, rekabetçi, iş dostu ortamı ve sağlam hukukun üstünlüğünün bir sonucu olarak başarılı bir açık pazar ekonomisine sahiptir. Bununla birlikte, her ne kadar demokratik ve sürekli olarak yolsuzluğu en az olanlardan biri olsa da büyük ölçüde tek parti yönetimi altında işleyen hükûmet tarzı yüzünden sık sık eleştiri yağmuruna tutulur. Dahası, hükûmetin düzenlediği basının da gösterdiği gibi ifade özgürlüğünü ve etnik ve dini uyumu, yargı saygınlığını ve kişisel itibarını koruyan yasaları destekleme eğilimini güçlü bir şekilde savunmaz. Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki özel (kapitalist) sektör, otoriter bir hükûmete sahip olmasına rağmen kuruluşundan bu yana katlanarak büyüdü ve gelişti. Augusto Pinochet'nin Şili'deki yönetimi, yatırım ve kapitalizm için güvenli bir ortam yaratmak amacıyla otoriter yöntemler kullanarak ekonomik büyümeye ve yüksek düzeyde eşitsizliğe yol açtı. Benzer şekilde, Suharto'nun otoriter hükümdarlığı ve Endonezya Komünist Partisi'nin ortadan kaldırılması, Endonezya'da kapitalizmin genişlemesine olanak sağladı.

Kapitalizmin bakış açıları

Klasik politik ekonomi

Ekonomik düşüncedeki "klasik" gelenek Britanya'da 18. yüzyıl sonunda ortaya çıkmıştır. Adam Smith, David Ricardo ve John Stuart Mill gibi klasik politik ekonomistler kapitalist ekonomide üretim, dağılım ve malların değişimi gibi konuların analizini yaparak yayımlamışlardır ve bu çalışmalar günümüzdeki çoğu iktisadi çalışmanın da hâlen temelini oluşturmaktadır.

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Adam Smith

Adam Smith'in Merkantalizmi eleştiren ve "doğal özgürlüğün sistemi" mantığını açıkladığı Milletlerin Zenginliği kitabı klasik politik ekonominin başlangıcı sayılır. Smith, bu ünlü kitabında geliştirdiği çeşitli kavramları açıklar ve bu kavramlar bugün de kapitalizmle ciddi anlamda ilişkilendirilmektedir. Bu kavramların başında da piyasanın görünmez el metaforu gelmektedir, kişisel çıkar isteğinin istemsiz olarak toplum için de en üst düzeyde ortak bir yarar sağlayacağını söylemektedir. Kendi zamanının tekellerini, gümrüklerini ve devletin getirdiği sınırlamaları eleştirmiştir ve piyasanın en adil ve etkili hakem olacağını söylemiştir. Bu görüş, klasik politik ekonominin en önemli ikinci ve modern çağı etkileyen en önemli ekonomistlerden biri olan David Ricardo tarafından da paylaşılmıştır. Ekonomi Politik ve Vergi Prensipleri (1817) isimli kitabında, bir grubun bir malı göreceli olarak daha az maliyetle üretebildiği bir durumda ticaretin ticaret yapan her iki taraf için de nasıl faydalı olacağına dayanan Karşılaştırmalı üstünlükler kuramını açıklar. Bu ilke serbest ticaret anlayışını destekler. Ricardo, enflasyonun paranın ve kredinin niceliğindeki değişmeyle yakından ilgili olduğunu da söylemiş, azalan verim kuramının da savunuculuğunu yapmıştır.

Klasik politik ekonomi anlayışı, hükûmetin ekonomiye müdahalesini en aza indirgemeyi savunan geleneksel liberalizm doktriniyle yakından ilişkilidir.

Marksist politik ekonomi

Karl Marx, üretici güçler ve üretim ilişkilerinin belirli bir tarihsel andaki ilişkileriyle üretim biçimini belirlediğini söyler, kapitalizm de üretim araçlarına ve sermayeye sahip olan burjuva sınıfının çıkarına işleyen, onu meşru kılan bir sistemdir.

Marx, metaların kullanım değeri ve piyasa içindeki değişim değerini birbirinden ayırır. Marx'a göre sermaye, yeni bir meta üretmek amacıyla satın alınan metanın yarattığı ekstra değişim değerinden oluşur. Emek gücünün kendi kapitalizmde bir meta haline gelir, emek gücünün değişim değeri ücret olarak yansır, fakat bu da kapitalist için ürettiği değerden daha azdır. Bu farklılık artı değer yaratır ve kapitalistin sermaye birikimini ve kârını oluşturur. Kapital isimli kitabında Marx, kapitalist üretim biçiminin işçilerin yarattığı artı değere el koyma biçimiyle farklılaştığını yazar—bundan önceki toplumlarda da artı değere el konulurdu, fakat kapitalizm buna üretilen metaların satış değeri aracılığıyla el koyduğu için bir ilktir. Sermaye sahibi veya burjuvanın çıkarına çalışan bu döngü de sınıf savaşının temelini oluşturur.

Vladimir Lenin, Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması (1916) çalışmasında Marksçı bakış açısını yenileyerek, kapitalizmin yeni kaynaklar ve piyasalar bulmak amacıyla zorunlu olarak tekelci kapitalizme - Lenin bu durumu emperyalizm olarak da tanımlıyordu - sebep olacağını, bunun da kapitalizmin son ve en yüksek aşamasını temsil ettiğini söyledi.

Weberci politik ekonomi

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Max Weber, 1917

Alman sosyolog Max Weber, kapitalizmin tanımlayıcı niteliklerinin anlaşılmasında büyük bir etki yaratmıştır. Weber'e göre piyasa değişimi, üretime göre kapitalizmin daha belirleyici bir özelliğidir. Kapitalist girişimler, önceki ekonomik sistemlerdeki faaliyetlerin aksine üretimi rasyonelleştirmişler, bu da verimlilik ve üretkenliğin en üst seviyeye çıkarılması isteğidir. Weber, henüz kapitalist ekonomiye geçilmediği zamandaki çalışanların, loncadaki usta ile çırak gibi, kişisel ilişkilere dayanan çalışmayı anladıklarını söyler.

Weber, Protestan Ahlakı ve Kapitalizm Ruhu (1904-1905) isimli kitabında kapitalizmin, geleneksel ekonomik hareketleri nasıl değiştirdiğinin izini arar. Rasyonel aktivitenin ruhu, kapitalist değişimi önleyen geleneksel kısıtlamaları ortadan kaldırmış ve modern kapitalizmin gelişmesini sağlamıştır. Bu ruh giderek tedavinin edilmiş bir hukuka dayandırılmıştır, bunların arasında ücretli işçilerin emeğini yasal olarak satabilme "özgürlüğü", teknolojinin rasyonel ilkelere dayanan bir üretimin organizasyonunu sağlayabilmesi için desteklenmesi, işçilerin ev ve iş yeri arasındaki hayatının kamusal ve özel yaşam olarak ayrımının net olarak belirlenmesi sayılabilir. Bu yüzden Weber kapitalizmi, Marx'ın aksine, üretim araçlarının değişmesinin birincil sonucu olarak görmez. Onun yerine kapitalizmin kökeni, politik ve kültürel dünyada ortaya çıkan yeni girişimcilik ruhunun yükselmesinde yatar. Protestan Ahlakı'nda, bu ruhun doğuşunun da Protestanlığın, özellikle Kalvinizmin yükselişiyle ilgili olduğunu söyler.

Weber'e göre kapitalizm, insanlık tarihinin en gelişmiş ve karmaşık ekonomik sistemidir. İlerlemiş iş ortaklıkları, kamu kredisi ve modern dünya bürokrasisi kapitalizmle yakından ilişkilidir. Yine de Weber kapitalizmin rasyonelleşmiş eğilimlerinin, kültürel değerler ve kurumlar için potansiyel bir tehdit oluşturduğunu ve insan özgürlüğünü bir "demir kafes (stahlhartes Gehäuse)" içine sıkıştırabileceğini söyler.

Alman Tarihçi Okulu ve Avusturya Okulu

Alman Tarihçi Okulu'na göre, kapitalizm esas olarak piyasalar için var olan üretim teşkilatlarına dayanarak tanımlanır. Bu görüş Weber'le benzer bir kuramsal temeli paylaşır fakat para ve markete yaptığı vurguyla ondan farklı bir yere konur. Alman Tarihçi Okulu takipçilerine göre, geleneksel iktisadi hareket biçimlerinden kapitalizme geçiş, kredi ve para üzerindeki Orta Çağ kısıtlamalarının yerini kar güdüsüyle yakından ilişkili para ekonomisinin almasıyla ortaya çıkar.

Kapitalizm: Tanımı, Tarihçe, Kapitalizmin bakış açıları 
Ludwig von Mises

19. yüzyıl sonlarına doğru Alman Tarihçi Okulu'ndan daha farklı bir yere oturtulan Carl Menger ile ortaya çıkan Avusturya Okulu, sonraki jenerasyon takipçileriyle birlikte 20. yüzyılda da etkili olmuştur. Avusturya Okulu'nun öncülerinden Joseph Schumpeter kapitalizmin "ister istemez her kapitalist teşebbüsün ergeç bu gelişime uymak zorunda olacağı" yaratıcı yıkımına vurgu yapmıştır. Piyasa ekonomilerinin sürekli değişim geçireceği gerçeğine dayanan bu düşünce, sürekli yükselen ve düşen sanayilerin olacağını söyler. Schumpeter'in popülerleştirdiği bu düşünce, çağdaş ekonomistleri etkilemiştir ve ekonominin büyümesi için kaynağın küçülen sanayilerden gelişmiş sanayilere doğru akması gerektiği sonucu çıkmıştır. Ama kaynağın düşen sanayilerden çekilmesinin, kurumsal direnmenin değişik biçimlerinden dolayı, güç ve yavaş olacağını gerçeğini de belirtmişlerdir.

Avusturyalı ekonomistler Ludwig von Mises ve Friedrich Hayek piyasa ekonomisini 20. yüzyıldaki planlı ekonomi düşüncesine karşı savunmuşlardır. Sadece piyasa kapitalizminin kompleks ve modern bir ekonomi yaratacağını söylemişlerdir. Çünkü modern ekonomi, birbirinden çok ayrı ve geniş bir mal ve hizmetler düzeni, oldukça fazla tüketici ve şirket pozisyonu yaratır ve piyasa kapitalizmi dışındaki herhangi bir ekonomik düzende bilgi, o düzenin bilgiyi elinde tutabilme kapasitesini aşar ve bu da bilgi ve haberleşme sorunu yaratır. Arz ekonomisi düşünürleri Avusturya Okulu çalışmaları üzerine kurar ve "her arz kendi talebini yaratır" diyen Say Kanunu'nu özellikle vurgular.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Tags:

Kapitalizm TanımıKapitalizm TarihçeKapitalizm in bakış açılarıKapitalizm Ayrıca bakınızKapitalizm KaynakçaKapitalizmEkonomik sistemlerKârÖzel mülkiyetÜretim araçları

🔥 Trending searches on Wiki Türkçe:

Mert DemirAfra Saraçoğlu27 Mayıs DarbesiÖzbekistanÇağdaş Türk şairler listesiAziz SancarHande ErçelIrakWanda NaraMevlânâ Celâleddîn-i RûmîHititlerPSVDeniz Can AktaşAvustralyaEnver Paşa2024 Avrupa Futbol ŞampiyonasıFenerbahçe (kadın voleybol takımı)Stephen HawkingTürkmenistanAttilaPolonyaArka Sokaklar karakterleri listesiCumhuriyet Halk PartisiHazar Ergüçlüİstanbul'un ilçeleriInstagramBakteriMisyoner pozisyonuTiyatro terimleri listesiTürkiye'deki bakanlıklarMehmet Ali Yılmazİbrahim Erkalİrfan Can KahveciSuriye İç SavaşıTrabzonKâzım KarabekirII. Dünya SavaşıSuudi ArabistanKocaeliTürk halk müziğiSahibinden.comTürk alfabesiKurtlar Vadisi Pusu karakterleri listesiYunan mitolojisiBîrûnîAdnan MenderesTikTokPremier LeagueRönesansNüfusuna göre Türkiye'nin illeri24 Nisan 1915'te Ermeni aydınların sürgünüJägermeisterTeşkilat (dizi)Osmanlı padişahları listesiAntihistaminikMontrö Boğazlar SözleşmesiGaranti BBVAGüney KoreHilal Altınbilekİslam'da cinsellikAvrupa ülkeleri listesiHalide Edib AdıvarKurtlar Vadisi PusuEşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz karakterleri listesi12 hayvanlı takvimIII. VladSekülerizmArjantinM1 (İstanbul metrosu)Adolf HitlerRusya-Ukrayna SavaşıBen Bu Cihana SığmazamII. İbrahim (Karamanoğulları beyi)Reşat Nuri GüntekinÇanakkaleM4 (İstanbul metrosu)Birleşmiş MilletlerBilal Ekşi🡆 More