Mısır (Arapça: مصر, romanize: Mısr), resmî olarak Mısır Arap Cumhuriyeti, Afrika'nın kuzeydoğu köşesi ile Asya'nın güneybatı köşesinde Sina Yarımadası'nı kapsayan kıtalararası bir ülkedir.
Kuzeyinde Akdeniz, kuzeydoğusunda Filistin'in Gazze Şeridi ve İsrail, doğusunda Kızıldeniz, güneyinde Sudan ve batısında Libya ile komşudur. Kuzeydoğudaki Akabe Körfezi, Mısır'ı Ürdün ve Suudi Arabistan'dan ayırmaktadır. Kahire, Mısır'ın başkenti ve en büyük şehridir. İkinci büyük şehri olan İskenderiye ise Akdeniz kıyısında önemli bir sanayi ve turizm merkezidir. Yaklaşık 100 milyon nüfusuyla Mısır, dünyanın en kalabalık 14'üncü, Afrika'nın ise en kalabalık üçüncü ülkesidir.
Mısır | |||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Yerküre üzerindeki konumu | |||||||||||||
Başkent ve en büyük şehir | Kahire 30°2′K 31°13′D / 30.033°K 31.217°D | ||||||||||||
Resmî dil(ler) | Arapça | ||||||||||||
Ulusal dil | Mısır Arapçası | ||||||||||||
Resmî din | bkz. Mısır'da din | ||||||||||||
Demonim | Mısırlı (Arap) | ||||||||||||
Hükûmet | Otoriter rejim altında yarı başkanlık sistemli üniter cumhuriyet | ||||||||||||
| |||||||||||||
Yasama organı | Parlamento | ||||||||||||
Senato | |||||||||||||
Temsilciler Meclisi | |||||||||||||
Tarihçe | |||||||||||||
| |||||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||||
• Toplam | 1.010.408 km2 (29.) | ||||||||||||
• Su (%) | 0,632 | ||||||||||||
Nüfus | |||||||||||||
• 2023 tahminî | 110.000.000 (15..) | ||||||||||||
• 2017 sayımı | 94.798.827 | ||||||||||||
• Yoğunluk | 103,56/km2 (118..) | ||||||||||||
GSYİH (SAGP) | 2021 tahminî | ||||||||||||
• Toplam | $1,809 trilyon (18.) | ||||||||||||
• Kişi başına | $17,123 (93..) | ||||||||||||
GSYİH (nominal) | 2023 tahminî | ||||||||||||
• Toplam | $398,397 milyar (38.) | ||||||||||||
• Kişi başına | $3.770 (127.) | ||||||||||||
Gini (2019) | ▼ 31.9 orta · 46. | ||||||||||||
İGE (2021) | 0.731 yüksek · 97. | ||||||||||||
Para birimi | Mısır lirası (EGP) | ||||||||||||
Zaman dilimi | UTC+2 (DAS) | ||||||||||||
• Yaz (YSU) | UTC+3 (DAYS) | ||||||||||||
Trafik akışı | sağ | ||||||||||||
Telefon kodu | 20 | ||||||||||||
İnternet alan adı | .eg |
Nil Deltası boyunca uzanan Mısır, MÖ 6 ile 4 bininci yıllara kadar dayanan mirası ile en uzun tarihî geçmişe sahip ülkelerden biridir. Medeniyetin beşiği olarak kabul edilen Antik Mısır; yazı, tarım, kentleşme, organize din ve merkezî hükûmet alanlarındaki ilk gelişmelerden bazılarına sahne olmuştur. Yedinci yüzyılda büyük ölçüde İslam'ı benimsemeden önce Mısır Hristiyanlığın önemli merkezlerinden biriydi. Kahire, 10. yüzyılda Fâtımîler'in, 13. yüzyılda ise Memlûk Devleti'ne başkentlik yapmıştır. Mısır daha sonra, 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası oldu ve Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın 1867'de özerk bir Hidivlik kurmasına kadar Osmanlı hâkimiyeti altında kaldı. Ülke daha sonra Britanya İmparatorluğu tarafından işgal edildi ve 1922'de monarşi olarak bağımsızlığını kazandı. 1952 devriminin ardından Mısır'da cumhuriyet ilan edildi ve 1958'de ülke Suriye ile birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti kuruldu. Bu cumhuriyet 1961'de dağılmıştır. Mısır 1948, 1956, 1967 ve 1973'te İsrail'le birçok silahlı çatışmaya girmiş ve 1967'ye kadar Gazze Şeridi'ni işgal etmiştir. 1978'de Mısır, Sina'dan çekilmesi karşılığında Camp David Sözleşmesi'ni imzalayarak İsrail'i resmî olarak tanımış oldu. 2011 Mısır Devrimi'ne ve Hüsnü Mübarek'in devrilmesine neden olan Arap Baharı'nın ardından ülke uzun süren bir siyasi istikrarsızlık dönemiyle karşı karşıya kaldı. Buna 2012'de Muhammed Mursi'nin öncülük ettiği Müslüman Kardeşler bağlantılı kısa ömürlü İslamcı hükûmetin seçilmesi ve bu hükûmetin 2013'teki kitlesel protestoların ardından devrilmesi de dahil idi.
2014 yılında seçilen ve o zamandan beri Abdülfettah es-Sisi tarafından yönetilen Mısır'ın yarı başkanlık sistemine dayalı mevcut hükûmeti, bazı gözlemci kurumlar tarafından otoriter olarak değerlendirilirken ülkenin insan hakları durumunun zayıf kalmasından sorumlu tutulmaktadır. Mısır'ın resmî dini İslam, resmî dili ise Arapça'dır. Nüfusun büyük bir çoğunluğu, ekilebilir tek arazinin bulunduğu, yaklaşık 40.000 kilometrekarelik Nil Nehri kıyılarına yakın alanlarda yaşamaktadır. Mısır topraklarının çoğunu Sahra Çölü oluşturur ve buradaki geniş alanlarda seyrek yerleşimler gözlemlenir. Mısır'da yaşayanların yaklaşık %43'ü ülkenin kentsel alanlarında yaşamaktadır. Bunların çoğu Kahire, İskenderiye ve Nil Deltası'ndaki diğer büyük şehirlerin yoğun nüfuslu merkezlerine yayılmış durumdadır.
Mısır Kuzey Afrika, Orta Doğu ve İslam dünyasında bölgesel bir güç, dünya çapında ise orta bir güç olarak değerlendirilmektedir. Afrika'nın üçüncü büyük ekonomisi, dünyanın nominal GSYİH açısından 38. ve kişi başına nominal GSYİH açısından 127. en büyük ekonomisi olan, çeşitlendirilmiş bir ekonomiye sahip, gelişmekte olan bir ülkedir. Mısır; Birleşmiş Milletler, Bağlantısızlar Hareketi, Arap Birliği, Afrika Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Dünya Gençlik Forumu'nun kurucu üyesi olmakla beraber ve bir BRICS üyesidir.
|
|
Nil kıyıları boyunca ve çöl vahalarında kaya oymalarına dair kanıtlar bulunmaktadır. MÖ 10. binyılda avcı-toplayıcı ve balıkçı kültürünün yerini tahıl öğütme kültürü almıştır. MÖ 8000 civarında iklim değişiklikleri veya aşırı otlatma, Mısır'ın pastoral topraklarını kurutarak Sahra'yı oluşturmaya başladı. İlk kabile halkları, yerleşik bir tarım ekonomisi ve daha merkezi bir toplum geliştirdikleri Nil Nehri civarlarına doğru göç etmiştir.
Milattan önce yaklaşık 6000'li yıllara gelindiğinde, Nil Vadisi'nde Neolitik bir kültür kök salmaya başladı. Neolitik çağda, Yukarı ve Aşağı Mısır'da birbirinden bağımsız olarak birkaç hanedan öncesi kültür gelişti. Badâri kültürü ve onun devamı olan Nakada, genel olarak Mısır hanedanlığının öncüleri olarak kabul edilmektedir. Bilinen en eski Aşağı Mısır bölgesi olan Merimda, Badâri'den yaklaşık yedi yüz yıl öncesine dayanmaktadır. Çağdaş Aşağı Mısır toplulukları güneydeki benzerleriyle iki bin yıldan fazla bir süre bir arada yaşamış ve ticaret yoluyla sık sık etkileşim kurmuşlarsa da kültürel olarak birbirlerinden farklı kalmışlardır. Mısır hiyeroglif yazıtlarının bilinen en eski kanıtı hanedan öncesi dönemde, yaklaşık MÖ 3200'e tarihlenen Nakada III çömlek kaplarında görülmüştür.
Kral Menes tarafından MÖ 3150 dolaylarında birleşik bir krallık kuruldu ve bu, sonraki üç bin yıl boyunca Mısır'ı yöneten bir dizi hanedanlığın ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Mısır kültürü bu uzun dönemde gelişti ve dini, sanatı, dili ve gelenekleri bakımından Mısırlılara özgü olarak kaldı. Birleşik bir Mısır'ın ilk iki yönetici hanedanı, MÖ 2700-2200 dolaylarında birçok piramit inşa edilen Eski Krallık dönemine zemin hazırladı. Bu piramitlerden en önemlisi, Zoser'in Üçüncü Hanedan piramidi ve Dördüncü Hanedan'a ait Gize piramitleridir.
Birinci Ara Dönem, yaklaşık 150 yıl süren bir siyasi çalkantı dönemini başlattı. Bununla birlikte, daha güçlü Nil taşkınları ve hükümetin istikrara kavuşması, Orta Krallık'taki ülkeye refahı geri getirdi. MÖ 2040'ta ise Firavun III. Amenemhat döneminde zirveye ulaşıldı. İkinci Ara Dönem, Mısır topraklarındaki ilk yabancı yöneticili bir hanedan olan Sami Hiksos'un gelişinin habercisiydi. Hiksos istilacıları, MÖ 1650 civarında Aşağı Mısır'ın çoğunu ele geçirdiler ve Avaris'te yeni bir başkent kurdular. İstilacılar Mısır'daki on sekizinci hanedanı kuran ve başkenti Memfis'ten Teb'e taşıyan I. Ahmose liderliğindeki Yukarı Mısır kuvvetleri tarafından kovuldular.
MÖ 1550-1070 dolaylarındaki Yeni Krallık, on sekizinci hanedan dönemi ile başladı ve Mısır'ın, Nübye'deki Tombos'a kadar güneydeki bir imparatorluğa kadar genişleyen ve doğuda Levant'ın bazı kısımlarını da kapsayan uluslararası bir güç olarak yükselişini temsil ediyordu. Bu dönem Hatşepsut, III. Thutmose, Akhenaton ve eşi Nefertiti, Tutankhamun ve II. Ramses gibi en tanınmış Firavunlardan bazılarını içermektedir. Monoteizm, bu dönemde "Atenizm" olarak ortaya çıktı. Ülke daha sonra Libyalılar, Nübyeliler ve Asurlular tarafından işgal edildi ve bu işgal, yerli Mısırlılar'ın işgalcileri kovmasına ve ülkelerinin kontrolünü yeniden ele geçirmesine kadar devam etti.
MÖ 525'te II. Kambises liderliğindeki Ahameniş İmparatorluğu Mısır akınlarına başladı ve sonunda Pelusium savaşında firavun III. Psamtik esir düştü. II. Kambises daha sonra resmî olarak firavun unvanını aldı ancak Mısır'ı günümüzde İran sınırları içinde yer alan Susa'daki evinden yöneterek Mısır'ı bir satraplığın kontrolü altına bıraktı. Ahamenişlere karşı geçici olarak başarılı olan birkaç isyan MÖ 5. yüzyıla damgasını vursa da Mısır hiçbir zaman Ahamenişleri kalıcı olarak devirmeyi başaramadı.
Otuzuncu hanedan, Firavunlar döneminde hüküm süren son yerli hanedan olma özelliğini taşımaktadır. Mısır, son yerli Firavun Kral II. Nektanebo'nun savaşta yenilmesinden sonra MÖ 343'te yeniden Ahamenişlerin eline geçti. Mısır'daki bu hanedanlık uzun ömürlü değildi çünkü Ahamenişler birkaç on yıl sonra Büyük İskender tarafından devrildi. İskender'in Makedon generali I. Ptolemaios burada Ptolemaios Hanedanı'nı kurdu.
Antik Mısır, son dönemlerine doğru birbiri ardına gelen dış güçler karşısında yenilgilere uğradı ve M.Ö. 31 yılında, erken Roma İmparatorluğu tarafından istila edilerek firavunların egemenliğine son verildi, Roma'nın bir eyaleti hâline getirildi ve uzun yıllar öyle kaldı.
Başkent ve ülke merkezi İskenderiye oldu. Bu süre içinde Mısır'da ekonomik ve mimari gelişmeler yaşandı. Bunun yanında Roma-Mısır kültürü kaynaşması da oldu. Yunan mimarisi ve kültürü, Mısır'a ulaştı.
Bu dönemde İslâm'ın yayılmasıyla birlikte Arapların giriştiği fetihler Mısır'ı da tehdit etmeye başladı. Mısır üzerine 639'da yürüyen Amr bin As komutasındaki Arap kuvvetleri delta bölgesinin doğusundaki direnişi kırarak 641'de Doğu Roma İmparatorluğu'nu (Bizans) barış yapmaya zorladı. Bizans kuvvetlerinin geri çekilmesinden sonra 642'de İskenderiye de Arapların eline geçti.
Mısır'ı kısa sürede fetheden Araplar başlangıçta kurulu düzeni bozmaktan kaçınarak vergi ödemek karşılığında Hristiyanlara dinsel özgürlük tanıdılar. İlk Arap yerleşimi olarak Nil'in doğu kıyısında kurulan el-Fustat uzun süre tek Müslüman merkezi olarak kaldı. Araplaştırmanın ağır bir süreç izlemesi nedeniyle Arapça resmî dil olarak Yunancanın yerini ancak 706'da alabildi. Mısır; Emevi ve Abbâsî halifeleri döneminde 200 yılı aşkın bir süre valiler aracılığıyla yönetildi. Ülke, aynı dönemde Arapların Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika'daki kara ve deniz yoluyla giriştiği yayılma savaşlarında önemli bir üs görevi gördü.
Bağdat'taki halifelik merkezinden Mısır'ı yönetme güçlüğü sonraki yıllarda sık sık vali değişikliğine başvurmaya yol açtı. IX. Yüzyılın ortalarından itibaren Bağdat tarafından gönderilen valilerin yerini valiliklerini Bağdat'a tasdik ettiren Türk komutanlar aldı. Itah (Aytah) Türkî (847-848), Hakan oğlu el-Fethi't-Türkî (856-861), Dinar oğlu Yezidi't-Türkî (856-867), Müzahimü't-Türkî (867-868), Ahmedü' Türkî (868) ve Uluğ Tarhan oğlu Uzcur Türkî (868) Sudan ile birlikte Mısır'a valilik yapan ilk altı Türk komutandır. 15 Eylül 868'de bir başka Türk vali Ahmed bin Tolun Mısır'a gelerek Mısır'da ilk Türk hanedanını kurmuştur.
Kurucusu Dokuz Oğuzlardan Tolun Bey'in oğlu Ahmet Bey'dir. Hanedan 15 Eylül 868'den 905'e dek sürmüş ve Mısır'a istikrar ve bayındırlık getirmiştir. 878'den itibaren Filistin ve Suriye de Mısır'dan yönetilmiş, son dönemlerinde ise iç kargaşalarla boğuşan devlet Abbâsîlerin sevk ettiği ordu tarafından sonlandırılmıştır.
Abbâsîlerin 905'te Mısır üzerindeki hakimiyetlerini yeniden tesis etmelerine rağmen Türk kökenli valilerin idaresi devam etmiştir. Bağdat'tan gönderilen Ebu Mansur Tekin bin Abdullahi'l-Hazar (910-915, 919-921, 924-933), Kaygalık oğlu Ebu'l-Abbas Ahmed (923-924, 933-935) ve Abdullahi'l-Hazar oğlu Muhammed (933) yine Türk kökenli valilerdi.
Bu dönemde Mısır Fâtımîlerin saldırılarına hedef olmaya başladı ve iç güvenliğin sağlanmasında da sıkıntılar devam etti. 935'te valiliğe getirilen Ferganalı Türk Muhammed bin Tuğc, iki yıl sonra aldığı İhşid (Eski Farsça hükümdar) unvanı altında düzeni sağlamayı başardı, kendi hanedan devletini kurdu ve Tolunoğulları gibi Suriye'yi kendisine bağladı. Kafur'un ölümü (968) üzerine tahta hanedanın çocuk yaştaki bir üyesi geçti. Bu durumdan yararlanan Fâtımîler 969'da bir Berberî ordusuyla Mısır'ı işgal ettiler ve Mısır'daki bu ikinci Türk hanedanına da son verdiler.
Bizans İmparatorluğu ülkeyi bir süre kontrol etti. Ancak İslâm İmparatorluğu'nun askerleri sefere girdi ve Bizanslıları yenerek Mısır'ı aldı. Böylece Mısır, Müslüman-Arap bir ülkeye dönüştü. Sünnî İslâm kısa sürede Mısır'da yayıldı ve İslâm Halifeliği tarafından kontrol edilen Mısır Fâtımîler, Memlükler (devletin asıl adı Türkiye Devleti) ve Eyyubiler tarafından uzun yıllar yönetildi.
Daha sonra 1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye Muharebesi'yle Memlûk Sultanlığı'nı yıkarak Mısır'ı Osmanlı topraklarına katması sonucunda Mısır Eyaleti kurulmuş, halifelik de Türklere geçmiştir.
1798 yılında Fransa eyalete çıkarma yapmıştır. 1805 yılında vali olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa bağımsız olarak hareket etmeye başlamış, 1833'te Konya'da, 1839'da Nizip'te Osmanlı ordusunu mağlup ettikten sonra 1841'de Kavalalılar Hanedanı tarafından yönetilecek olan, iç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlı Mısır Hidivliği'ni kurmuştur. Böylece Mısır Eyaleti ortadan kalkmıştır.
İngiltere 1882'de Mısır'ı işgal etmiş, fakat, Osmanlı Devleti, Mısır'daki egemenliğinden vazgeçmeyerek Mısır hükûmetini ve Hıdiv'i İngiltere'ye karşı savunmasız bırakmamış, en azından kolay lokma yapmamış, 1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla da Mısır'ı ilhak ettiğini açıklamıştır. Lozan Antlaşması'nın 17. maddesinde "Türkiye'nin, Mısır ve Sudan üzerindeki bütün hak ve dayanaklarından feragatinin hükmü 5 Kasım 1914 tarihinden geçerlidir." hükmü yer almıştır.
1882 ile 1922 yılları arasında Britanya işgali altındaki Mısır'ın fiilen Osmanlılardan kopması ve öteden beri süren Britanya-Fransa rekabetinin Britanyalılar lehine noktalanması gibi iki önemli sonuç doğurdu. Maltız olayı gerekçesi ile Mısır'ı işgal eden Britanyalılar, Mısır'da, Osmanlıların ve Avrupa devletlerinin gösterdiği tepkiyi göz önüne alarak resmî bir siyasî denetim kurmaktan kaçınmakla birlikte, stratejik çıkarlarını güvence altına almadan Mısır'dan çekilmeye niyetleri olmadıklarını da ortaya koydular.
Britanya işgal kuvvetleri iyice zayıflamış olan hidiv yönetimini güçlendirmek yerine hidivi istekleri doğrultusunda hareket edecek sembolik bir güç olarak ayakta tutma yolunu seçtiler. Aynı dönemde İstanbul'daki Britanya büyükelçisinin Mısır'la ilgili olarak hazırladığı raporda yönetimde köklü değişikliklerin gereğine işaret edilerek bunun ancak askerî işgal altında yürütülebileceği görüşüne yer veriliyordu. 1883'te tam yetkili temsilci ve başkonsolos olarak Mısır'a gönderilen Sir Evelyn Baring benzer görüşleri savunarak Britanya hükûmetini Örtülü Protektora politikasını benimsemeye ikna etti.
Britanyalılar, müdahaleye uluslararası bir meşruluk kazandırmak amacıyla, Mısır'ın mali durumunu düzelterek bütçe fazlasıyla özellikle Fransa'ya olan borçlarını düzenli olarak ödemeye başlamasını ve Süveyş Kanalını hem barış, hem de savaş döneminde açık tutma sözü vererek uluslararası muhalefetin önemini yitirmesini sağladılar. Bu arada Britanyalılar, danışman sıfatı taşıyan yöneticilerini kilit noktalara yerleştirerek Mısır Hükûmeti üzerinde dolaylı ama son derece etkili bir denetim sistemi kurdular.
Babasının ölümünden sonra genç yaşta hidiv olan Abbas Hilmi Paşa Örtülü Protektora yönetimine tepki göstererek 1893'te kukla başbakan Mustafa Fehmi'yi başbakanlıktan uzaklaştırdı. Britanyalılar tepki olarak Hidiv Abbas Hilmi Paşa'nın yetkilerini kısıtladılar. 1890'ların sonlarında ortaya çıkan milliyetçi akımlar, özellikle yayın ve propaganda çalışmaları temelinde örgütlenmeye çalıştı. Abbas Hilmi Paşa'dan da destek alan hareket, Sudan'ın yeniden Mısır'a bağlanması için yürütülen kampanyalar sırasında (1896-98) geniş bir kitle desteği buldu. Daha sonra kâğıt üzerindeki Britanya-Mısır ortak yönetimine karşın Sudan'ın bir Britanya sömürgesine dönüştürülmesi, milliyetçi tepkilerin derinleşmesinde önemli rol oynadı.
Zamanla kalıcı bir nitelik kazanan Britanya işgaline karşı duyulan tepki son derece yoğunlaştı. Haziran 1906'da bir Britanyalı subayı öldüren Denşavay köylülerinin acımasızca cezalandırılmasıyla başlayan karışıklıklar, büyük bir boyut kazanarak Sir Evelyn Baring'in görevinden ayrılmasına yol açtı. Yeni yüksek temsilci Sir Eldon Gorst Britanya denetimini gevşetmeye ve Mısır kurumlarının daha etkili bir konum kazanmasını sağlamaya çalıştı.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlılara savaş açtıktan hemen sonra resmen protektora yönetimini ilan eden Britanyalılar Abbas Hilmi Paşa'yı hidivlikten uzaklaştırarak amcası Hüseyin Kamil'i sultan unvanıyla başa geçirdiler. Böylece Britanya güdümündeki Mısır Sultanlığı kurulmuş oldu. Savaş'tan hemen sonra Saad Zaglul Paşa başkanlığındaki üç Mısırlı siyasetçi, İngiliz hükûmetine bağımsızlık konusunun görüşülmesini önerdiler. Britanya hükûmetinin öneriyi reddetmesi ve Saad Zaglul'un tutuklanması ülke çapında kitle gösterilerine yol açtı. Mısır'a gönderilen Lord Edmund Allenby, milliyetçilere ödün vererek bir uzlaşma politikası izledi. Saad Zaglul serbest bırakıldı ve ülke düzeyinde bir örgüte dönüşmüş olan Vafd, Mısır'ın en etkili siyasî gücü hâline geldi. Lord Allenby, Britanya çıkarlarını koruyacak bir antlaşmayı sonraya bırakarak tek yanlı bağımsızlık ilan edilmesini (Şubat 1922) sağladı. Böylece Mısır sorunlarla dolu olarak bağımsızlığını kazanırken, Ahmed Fuad da I. Fuad adıyla kral unvanı aldı.
Mısır Sultanlığı'nın 28 Şubat 1922'de Birleşik Krallık'tan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Ahmed Fuad Paşa, I. Fuad adıyla kral unvanını aldı. Kralın yürütme yetkilerini belirleyerek iki meclisli bir yasama organı oluşturan ve Mısır'ı bir meşruti monarşi durumuna getiren yeni anayasa Nisan 1923'te yürürlüğe girdi. Ardından hazırlanan seçim yasasıyla erkeklerle sınırlı olmak üzere genel oy hakkı tanındı. Yasaya göre Temsilciler Meclisi'nin bütün üyeleri, Senato üyelerinin de yarısı doğrudan seçimle belirlenecekti. Aslında Mısır'da ne bağımsızlık, ne de anayasal yönetim süreci tam anlamıyla oturmuş sayılabilirdi. Çünkü kutuplarını kral, Vafd Partisi ve Birleşik Krallık'ın oluşturduğu karmaşık siyasî mücadele bütün belirsizliğiyle sürdürüyordu.
Halk desteği zayıf olan Kral Fuad, Vafd ve İngiltere arasındaki çekişmeden yararlanarak konumunu sağlamlaştırmak istiyordu. Halkın gerçek temsilcisi durumunda olan Vafd Partisi bir yandan İngiliz egemenliğine son verecek bir bağımsızlığı, bir yandan da kralın yetkilerini kısıtlayacak bir anayasal yönetimi savunuyordu. Ama önderleri arasında İngilizlerle ya da kralla uzlaşarak iktidarı ele geçirme eğilimi güçlüydü. Çeşitli bölünmelere yol açan bu yapı, Vafd içinde sürekli kopmalara elverişli bir ortam hazırlıyordu. Bunun ilk örneği daha 1922'de kurulan Liberal Anayasacı Parti'ydi. Ekonomik çıkarlarının yanı sıra Süveyş Kanalı'nın denetimini güvence altına almak isteyen Birleşik Krallık ise böyle bir antlaşmayı imzalayacak güçlü ve istikrarlı bir yönetimin oluşmasından yanaydı. Ama büyük ödünler koparmak için tarafları birbirine karşı kullanmaktan da kaçınmıyordu.
Ocak 1924'teki ilk genel seçimi Vafd Partisi'nin kazanması üzerine Saad Zaglul'un kurduğu hükûmet, İngilizlerle yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması ve kralla ortaya çıkan gerginlikler yüzünden ancak birkaç ay başta kalabildi. Vafd Mart 1925'teki seçimden de en güçlü parti olarak çıktı; ama parlamento toplandıktan hemen sonra dağıtıldı. Ülke bir yılı aşkın bir süre kararnamelerle yönetildi. Mayıs 1926'daki üçüncü seçimi gene Vafd Partisi'nin kazanmasına karşın, İngilizlerin baskısıyla hükûmeti Liberal Anayasacı Adli Yeken kurdu. Kral ve parlamento arasındaki çekişmeler karşısında istifa eden Adli Yeken'in yerine gene aynı partiden Abdülhalik Servet başbakan oldu. İngilizlerle antlaşma taslağını meclisten geçiremeyen yeni hükûmet çekilmek zorunda kaldı (Mart 1928). Vafd'ın yeni önderi Mustafa Nahhas'ın başbakan olması üzerine, kral parlamentoyu dağıttı. Aralık 1929'daki dördüncü seçimin ardından yeniden bu görevi üstlenen Nahhas'ın başlattığı antlaşma görüşmeleri Sudan sorunu nedeniyle kesintiye uğradı. Kralla da çatışmaya giren hükûmet Haziran 1930'da istifa etti. İsmail Sıdki'yi başbakanlığa atayan kral anayasayı yürürlükten kaldırarak kendi başına yeni bir anayasa ve seçim yasası çıkardı. Vafd'ın boykot ettiği Haziran 1931'deki seçimden güçlü çoğunlukla çıkan İsmail Sıdki'nin kurduğu hükûmet Eylül 1933'e değin görevde kaldı.
Saraya bağlı hükûmetler aracılığıyla yönetimi sürdüren Kral Fuad, iç ve dış baskılar karşısında Nisan 1935'te eski anayasayı yeniden yürürlüğe koydu. Ama bir yıl sonra yerini genç oğlu Faruk'a bırakarak öldü. Mayıs 1936'daki seçimler sonunda üçüncü kez başbakan olan Nahhas, Ağustos 1936'da İngilizlerle bir karşılıklı savunma ve ittifak antlaşması imzaladı. Temmuz 1937'de fiilen krallık görevini üstlenen Faruk, Vafd'dan çıkarılan Mahmud Fehmi Nukraşi ile Ahmed Mahir'in Saadçi Grup'u oluşturmasından da yararlanarak Nahhas'ı başbakanlıktan uzaklaştırdı. Nisan 1938'deki seçimlerde Vafd yalnızca 12 sandalye kazanabildi.
Kral Faruk, II. Dünya Savaşı'nın başlarında İngilizlerin Mısır'daki üsleri kullanmasına ses çıkarmamakla beraber tarafsız kalmaya çalıştı. İngiliz karşıtı eğilimlerin giderek güçlenmesinden kaygılanan İngilizler, Almanya'nın Mısır'a saldırmaya hazırlandığı 1942 başlarında krala baskı yaparak İngilizlerle iş birliğinden yana olan Nahhas'ı başbakanlığa getirmesini sağladılar. Vafd izleyen genel seçimlerde büyük bir başarı elde ettiyse de milliyetçi çizgisinin bulanması ve iç çekişmeler nedeniyle büyük yara aldı. Ekim 1944'te görevden alınan Nahhas'ın yerine Ahmed Mahir, ardından Mahmud Fehmi Nukraşi geçti. Bu arada Mısır Şubat 1945'te Almanya ve Japonya'ya resmen savaş açtı.
Savaş sonrasında İngiliz birliklerinin çekilmesini ve Sudan'daki İngiliz denetiminin sona ermesini sağlamaya yönelik milliyetçi talepler, 1936 tarihli antlaşmanın gözden geçirilmesini gündeme getirdi. Konumu sarsılan Vafd'ın gerilemesiyle siyasî sahnede radikal güçler öne çıktı. 1928'de kurulan Müslüman Kardeşler örgütü reformcu bir İslâm hareketi olmaktan çıkarak militan bir kitle örgütüne dönüştü.[kaynak belirtilmeli] Kahire'de kitle gösterileri ve şiddet eylemleri giderek sıklaştı. Mısır hükûmetlerinin, büyük bir tepki odağı hâline gelen antlaşmayı değiştirmek için İngilizlerle yürüttüğü görüşmeler, Sudan sorunu nedeniyle çıkmaza girdi. Mısır'ın Temmuz 1947'de konuyu Birleşmiş Milletler'e götürmesi de kilitlenmeyi çözemedi.
Milliyetçi dalgayı etkileyen önemli bir öğe de Arap dünyasındaki genel sorunlara karşı artan ilgiydi. Geçmişte Mısır milliyetçiliği kendi yerel koşulları içinde orataya çıkmıştı. 1936'dan sonra Filistin sorunuyla ilgilenmeye başlayan Mısır, Arap Birliği'nin (1943-1944) oluşmasında öncü bir rol oynadı. I. Arap-İsrail Savaşı'nda (1948-1949) alınan ağır yenilgi Arap davasına bağlılığı güçlendirirken, siyasî istikrarsızlığı da derinleştirdi. Müslüman Kardeşler'in şiddet eylemleri yoğunlaştı.[kaynak belirtilmeli] Örgütü sindirmeye çalışan Nukraşi bir suikast sonucunda öldü.
Vafd'ın Ocak 1950 seçimlerini kazanmasından sonra başbakan olan Nahhas, İngilizlerle bir uzlaşmaya varamayınca Ekim 1951'de tek yanlı olarak savunma antlaşmasını ve Sudan'la ilgili antlaşmayı bozdu. İngiliz karşıtı gösterileri kanal bölgesindeki birliklere yönelik gerilla saldırıları izledi. İngilizlerin Ocak 1952'de İsmailiye'de giriştiği askerî harekât Kahire'deki gösterileri daha da tırmandırdı. Art arda gelen hükûmet değişiklikleri de ülkeyi tam bir siyasî bunalım içine soktu.
Mısır'da giderek belirginleşen iktidar boşluğunu, Temmuz 1952'de bir darbeyle krallığı devirerek yönetime el koyan Hür Subaylar Hareketi doldurdu. 18 Haziran 1953'te cumhuriyet ilan edildi. 1953'te ilan edilen Mısır Cumhuriyeti 1958 yılında, II. Dünya Savaşı sonrası 1946'da Fransızların Suriye'den resmen çekilmesiyle kurulmuş olan Suriye Cumhuriyeti ile birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyetini kurdular.
Mısır ve Suriye arasında 1 Şubat 1958'de ilan edilen ve her iki ülkedeki plebisitlerle (referandum) onaylanan siyasî birleşme. Bir askerî darbenin ardından Suriye'nin Mısır'dan bağımsızlığını ilan etmesiyle, 28 Eylül 1961'de son buldu. Birliğin dağılmasına karşın Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti adını 2 Eylül 1971'e değin korudu. O tarihte bugünkü resmî adı olan Mısır Arap Cumhuriyeti ismini aldı.
Yasemin Devrimi'nin öncülüğünde, 25 Ocak 2011'den beri Mısır'da devam eden, halkı mevcut yönetime karşı seferber olmaya çağıran sokak gösterileri, protestolar ve sivil itaatsizliklerin bütünüdür. Gösteriler ve isyanların polis şiddeti, olağanüstü hâl, işsizlik, asgari ücretleri azaltma isteği, barınma eksikliği, yiyecek sıkıntısı, yolsuzluklar, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve kötü hayat koşulları üzerine başladığı rapor edildi. 11 Şubat 2011 tarihinde Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek gösteriler nedeniyle istifa etti.
2013 Mısır askerî darbesi ile ordu yönetime el koymuş ve seçimle Hüsnü Mübarek'in yerine Müslüman Kardeşler örgütüne bağlılığıyla bilinen Mursi %51.73 oy alarak 5. cumhurbaşkanı olmuştu. Mursi'nin yönetimi döneminde ülkenin ekonomik gidişatı toparlanamamış ve ülke içerisindeki radikal İslami örgütlenmeler güç kazanmıştı. Bütün bunların etkisiyle ordu yönetime el koymuştu. Bunun üzerine ülkenin dört bir yanında protestolar başlamış ve Müslüman Kardeşlere mensup kişiler Adeviye Meydanı'nda eylemlere giriştiler. Ordu, meydandaki halka ateş açmış ve 120'nin üzerinde ölü, 4.000'in üzerinde de yaralı olduğu iddia edilmiştir. Uluslararası ajansların muhabirleri gözaltına alınmış, veya sınır dışı edilmiştir.
Mısır, idari bakımdan "muhafaza" adı verilen 29 valiliğe ayrılır.
|
|
Mısır'ın tarih boyunca birçok kez bayrağı değişmiştir.
Coğrafî olarak, Aşağı ve Yukarı şeklinde tanımlanan Mısır'da ekonomi; turizm, Nil Nehri kıyılarında ve alüvyonlu mümbit topraklarda yetişen Dünya'nın en kaliteli uzun elyaflı pamuğu Gize ile tekstil ürünleri ihracatına dayanmaktadır. Kahire Dünya'nın en büyük zincirlerinin beş yıldızlı otelleriyle yoğun konaklama imkânına sahiptir.
Nil boyunca Dünya'nın en önemli üç medeniyetinden biri olarak tanımlanan Eski Mısır'ın tapınaklarını görerek Asvan'a kadar gerçekleştirilen gemi turları ilgi çekicidir. Asvan Müzesi'nde Yukarı Mısır medeniyetinin örnekleri ve günlük yaşamın sergilenmesi, Sudan ile etkileşimin yerli figürlerle desteklenen sergilenişi enteresan gelebilir. Dünyanın en büyük barajlarından biri olarak Cemal Abdünnasır tarafından inşa ettirilen Asvan Barajı'nın yapımı esnasında yerinden taşınan Büyük Tapınak, firavunların inşa ettirdikleri ile Nil boyunca göreceğiniz Roma etkisini taşıyan tapınaklar o günün mimari bilgisini değerlendirmek adına Gize piramitleri kadar değerlidir. Nil'in iki kıyısında kurulmuş şehirlerde yerel geleneksel ürünleri temin edebilecek pazarlarda özellikle Dünya'ca ünlü papirüs ürünlerinde hem kalite hem de fiyat pazarlığı konusunda son derece dikkatli olunmalıdır. Kendilerini papirüs enstitüsü olarak isimlendiren Gize bölgesindeki dükkânlarda yüksek fiyatlardan büyük indirim yapılarak satılan papirüslerin Hanü'l-Halil gibi çarşılarda son fiyatın dörtte bir fiyatına alınması mümkündür.
Kendisine yetecek kadar olan petrolünü halkına ucuz olarak sunan Mısır'da ücretler oldukça düşüktür. Ancak hayatın sürdürülmesi için gereken zorunlu ihtiyaçlar da son derece ucuzdur. Son yıllarda gerçekleştirilen özelleştirme işsizliği arttırdığı için sosyal patlama yaşanmaması amacıyla yavaş ilerlemektedir. Genelde istihdam devlet tarafından sağlanmaktadır. Çalışma saatleri; iklimsel özellikler nedeniyle genel olarak sabah sekiz ile 15 arasındadır. Özel sektörde çalışma saatleri uzundur. Yeni yetişen üniversite mezunu nesil için iş olanakları kısıtlıdır. Doğrudan yabancı yatırımı özendiren indirim ve vergi ayrıcalıkları ile önemli bir girdi sağlanmışsa da nitelikli çalışan temininde yaşanan güçlükler yatırımcı yönünden olumsuz etki yaratmaktadır. Son zamanlarda Türkiye'nin önemli tekstil gruplarının da Mısır'daki nitelikli serbest bölgelerde yatırım konusunda çalışmalar yaptığı gözlenmektedir.
Her biri ayrı mimari özellikler taşıyan camilerin yanında inşa edilmiş kilise ve sinagoglar ilginç bir dinsel doku görüntüsü vermektedir. Müslümanlar için hafta tatili Cuma günü olup Hristiyan ve Yahudi Mısır vatandaşları Cumartesi ve Pazar günleri tatil yapmaktadırlar. Bankalar Cuma/Cumartesi kapalıdır.
Mısır, Arap dünyasının en kalabalık ülkesi ve Afrika kıtasının en kalabalık üçüncü ülkesi olup, 2017 itibarıyla yaklaşık 95 milyon nüfusa sahiptir. Nüfusu, tıbbi gelişmeler ve Yeşil Devrimin sağladığı tarımsal verimlilikteki artışlar nedeniyle 1970'ten 2010'a hızla büyümüştür. Napolyon 1798'de ülkeyi işgal ettiğinde Mısır'ın nüfusu tahminî olarak üç milyon civarında idi.
Mısır halkı, Nil boyunca (özellikle Kahire ve İskenderiye), Deltada ve Süveyş Kanalı yakınında yoğunlaşarak oldukça kentleşmiştir. Mısırlılar demografik olarak büyük kent merkezlerinde yaşayanlara, fellahinlere ya da kırsal köylerde yaşayan çiftçilere ayrılırlar. Toplam yerleşim alanı sadece 77.041 km²'dir ve fizyolojik yoğunluğu Bangladeş'e benzer şekildekm² başına 1.200'den fazla kişi düşmektedir.
Etnik Gruplar
Etnik Mısırlılar, toplam nüfusun % 99,7'sini oluşturan ülkedeki en büyük etnik gruptur. Etnik azınlıklar arasında doğu çöllerinde ve Sina Yarımadası'nda yaşayan Abazalar, Türkler, Yunanlar, Bedevi Arap kabileleri, Siwa Vahasının Berberî konuşan Siwileri ve Nil boyunca kümelenmiş Nubian toplulukları sayılabilir.
Din
Mısırda halkın %90 gibi ezici çoğunluğu Sünni İslama inanmaktadır. %9-%10'luk kesim ise Hristiyanlık mensubudur. Müslüman halk arasında şâfiîlik ve mâlikîlik yaygın olan alt mezheplerdir. İskenderiye ve çevresi ise çoğunlukla Hanefidir. Hristiyan kesimde ise Ortodoksluk yaygındır.
Vikisözlük'te tanımlar | |
Commons'ta dosyalar |
This article uses material from the Wikipedia Türkçe article Mısır, which is released under the Creative Commons Attribution-ShareAlike 3.0 license ("CC BY-SA 3.0"); additional terms may apply (view authors). Aksi belirtilmedikçe içeriğin kullanımı CC BY-SA 4.0 lisansı kapsamında uygundur. Images, videos and audio are available under their respective licenses.
®Wikipedia is a registered trademark of the Wiki Foundation, Inc. Wiki Türkçe (DUHOCTRUNGQUOC.VN) is an independent company and has no affiliation with Wiki Foundation.